22 Eylül 2014 Pazartesi

ÖFKE YÖNETİMİNDE 
ETKİLİ BİR YÖNTEM 

Yaşam yolculuğumuz devam ederken istenmeyen olumsuz olaylarla karşılaşabiliriz.  Bazılarımız çeşitli haksızlıklara uğrar, sevgilisi/eşi kendisini aldatır, dostundan/kardeşinden kazık yer, uzun süreli ilişkisi biter veya bir hastalığa kapılır.


Tüm bu olaylar kişiyi kırgın, üzgün ve endişeli hale getirir. Buna neden olan kişilerden intikam alma, acı ve zarar verme isteği bu süreci takip edebilir. Ve böylece negatif duygulardan biri Sizi ve artık yaşamınızı esir alabilir.
Öfke !!
Çoğu psikolog öfke yönetiminde en iyi çözümün bu duyguyu güvenli bir ortamda ifade ederek atmayı önerir. Bir kum torbası veya bir yastık kızgın olduğunuz kişidir artık ve başlarsınız yumruklamaya veya fotoğrafını alırsınız karşınıza ve istediklerinizi haykırarak atmaya çalışırsınız öfkenizi.  
Yapılan araştırmaların bazıları, bu çözümlerin küçük sıkıntıların kısa süreli stresini gidermeye yardımcı olabildiğini ancak büyük sıkıntıların uzun süreli üzüntülerini gidermeye yardımcı olamadığını hatta öfkeyi daha da arttırdığını belirtiyor.   
Çözümlerden diğeri de bir terapiste gitmek veya arkadaşlarınızla saatlerce bunun üzerine konuşmaktır.
Peki bu kadar vaktimiz veya paramız yoksa ne yapacağız?

Daha etkili bir çözüm var mı ?

Bir yöntem var ki saatler değil dakikalar gerekli.

“ Bana Faydası Ne? yöntemi ”

Hayatımızdaki olumsuz olayların bize sağladığı faydaları bulmaya çalışmak, kolay değil ama çözüm garantiliyse denemeye değmez mi?

Eşi tarafından aldatılan ve ayrılmak zorunda kalan bir kadın, bana faydası ne yöntemini uygulayıp
“ iyi ki bu başıma gelmiş yoksa rutin yaşamımda ben aslında bir ölüymüşüm ve farkında değilmişim, şimdi yeniden doğdum ve hayat çok farklıymış ” diyebiliyorsa.

Başından ciddi bir hastalık geçen biri çalışmaların sonucunda “ iyi ki başıma gelmiş şimdi yaşamda sıkıntı diye takıldığım şeylerin ne kadar anlamsız olduğunu fark ettim, şu an her dakikamın tadını çıkartıyorum” diyebiliyorsa, kesinlikle denemeye değer diye düşünüyorum.  Öfkelendiren bir durum yaşıyorsanız Siz de oturun ve düşünün; sizi öfkelendiren bu durumun size faydası ne?

Bunu yaptığınızda karşı tarafı veya kendinizi yargılayan ve suçlayan cümleler kullanmaya başladığınızı fark ederseniz cümlelerinizi öğrenen ifadelere çevirmeye dikkat edin. Faydayı bulana kadar çalışmaya devam edin.

Yolunuz açık olsun.

Meral Dal
Kurucu, Profesyonel Koç, Eğitmen

Gelişim Gezginleri Grup

www.gelisimgezginleri.com

15 Eylül 2014 Pazartesi

ENERJİNİZİ YÖNETİRSENİZ ZAMANINIZ ARTAR MI?
Zaman Yönetimi Eğitimi almayan kalmamıştır sanırım. Henüz almadıysanız muhakkak katılmanızı tavsiye ederim.
Gelişim üzerine duran ve yeni yaklaşımları uygulayan biz eğitmen ve koçlar zaman yönetiminde yeni bir kavramı aktarmaya çalışıyoruz.

Kişisel Enerjinizi Yöneterek Zamanı Yönetmek.   
İş hayatımız çok yoğun geçiyor, işler yetişmiyor, mesaimiz uzuyor, hatta iş bizimle birlikte eve geliyor. Spora, diete başlamaya, check-up’a gitmeye, arkadaşlarla sohbete, evdekilerle görüşmeye, çocuklarla oynamaya ve birçok şeye zamanımız kalmıyor. Özel yaşamı yaşamaya neredeyse vaktimiz yok!
Bazı çalışanlar çok yorgun, bazı çalışanlar tükenmiş. Pilimiz bitmiş durumda.

İnsanlar kısıtlı olan zamanı yettiremezken bizler de işyerlerinde performans artışı üzerine duruyoruz. Hep birlikte yüksek performanslı çalışanlar ve takımlar oluşturmak için çalışıyoruz.
İş ve yaşamda verimli ve mutlu bireyler olmak elimizde. Çözüm yine biz de ve bizim liderliğimizle işyerlerinde yapılacak kültürel değişimlerde. Bunun için ilk önce ENERJİ YÖNETİMİNİ öğreneceğiz.

Zaman sınırlı bir kaynak olabilir ancak yenilenebilir bir gücü içimizde barındırıyoruz ve tamamen bizim kontrolümüzde. KİŞİSEL ENERJİMİZ.

Kişisel enerji 4 ana kaynaktan geliyor.
1-      Beden
2-      Duygular
3-      Zihin
4-      Ruh

Sürece ilk önce kendimizden başlıyoruz. Bu 4 kaynaktan enerjiyle beslenebilmeniz için alışkanlıklarınızı gözden geçiriyoruz. Amacımız enerji depolamak ve enerjimizi kullanarak işleri ve zamanı arttırmak.

Yeterince uyku alıyor musunuz? Alkol, sigara, kilo bedeninizi ve enerjinizi nasıl etkiliyor?
Akşam spor salonuna gidemiyor olsanız da sabah erken yapılan deniz kenarı veya doğada kısa bir yürüyüş bile işe yüksek bir enerjiyle gitmenizi sağlayabilir. Alışkanlıklarınızı gözden geçirin ve küçük küçük adımlarla değiştirmeye başlayın. Gün boyunca 2 saatte bir kısa ve düzenli molalar verin, bu molarda lütfen masanızdan uzaklaşın.
Duygusal enerjinizi yükseltmek için nefes egzersizleri yapın, başkalarındaki ve kendinizdeki olumlu duygulara dokunun, onları taktir edin. Çatışma ve kriz durumlarında yargılayan değil öğrenen bakış açısından kendinize ve karşı tarafa bakın.
Zihinsel enerjinizi yükseltmek için yüksek konsantrasyon gerektiren işleri e-posta ve telefondan uzakta kalmayı sağlayarak, kesintisiz bir şekilde daha kısa sürede bitirin. Günün sonunda ertesi günün planını yaparak işten ayrılın. En zorlu olanı da sabahın ilk saatlerine alın ki yine yüksek enerjinizle kısa sürede çözüme kavuşturabilesiniz.
Ruhsal enerjinizi yükseltmek için, değerlerinizi gözden geçirin. Değerlerinizle iş yapış şeklinizi uyumlu hale getirin. ‘Adalet’ yüksek bir değeriniz olabilir ama işe sürekli geç geliyorsanız değerleriniz sizi zorlar, evden yarım saat erken çıkın. İş çıkışı son yarım saatinizde ise rahatlamaya çalışın. Böylece eve gittiğinizde ailenizle huzurlu bir başlangıç yapmış olursunuz. Trafikte mücadele etmeyi bırakın, en sevdiğiniz müzik kanalını sonuna kadar açın ve ona eşlik edin, diğerlerine takılıp o halinizle sürüklenmeyin, trafik canavarlarını siz tedavi edemezsiniz.

İşteki süreçlerinizi gözden geçirin. Sizi meşgul eden ve hoşlanmadığınız işleri bunları yapmaktan hoşlanan kişilere işinizi aksatmayacak şekilde nasıl devredebilirsiniz? bunun yollarını bulun.

Dahası var ama işte bu kadar basit ancak kolay demiyorum. Alışkanlıkları değiştirmek kısa vadede azim ve kararlılık gerektiriyor, bu çabalarınız uzun vadede sizin iş ve yaşamda mutlu ve verimli olmanızı sağlayacağı için kesinlikle üzerinde çalışmaya ve çabalamaya değer eylemler.

Hadi şimdi başlayın, ertelemeyin.
Sizlere kolaylıklar diliyorum.

Görüşmek üzere,

Meral Dal
Kurucu, Eğitmen, Yönetici ve Liderlik Koçu
Gelişim Gezginleri Grup





Mesai saatleri dışında ne kadar çalışıyoruz?


11 Eylül 2014 Perşembe

GÜÇLÜ YÖNLERİNİZİN FARKINDA MISINIZ?

Hepimiz kendimizi tanıdığımızı düşünüyoruz.
İş hayatında çok yoğun çalışıyoruz. Hedefimiz daha fazla kariyer, daha fazla para, sosyalleşme ve birçok farklı neden.  Zamanımızın büyük bir kısmını iş ve onunla ilgili süreçleri kapsadığı için çoğu kez kendimizi unutabiliyoruz. 

Yıllar hızla geçiyor ve işte o soruyu sorduğumuz gün geliyor.
“ Bunca sene neden çalıştım? Neden çok mutsuzum ? ” vb.

Başarılı ve mutlu bir yaşam için kendimizi çok iyi tanımamız gerekiyor.
Kendini tanımak dediğimizde başkalarına sorsak veya kendinizi 3 kelime ile tanımlayının ötesinde bir şeyden bahsediyorum.
·         En güçlü yönleriniz neler?
·         Peki sizi başarıda engelleyen ilk sıradaki zayıflıklarınız?
·         Nasıl öğreniyorsunuz?
·         Başkalarıyla nasıl çalışıyorsunuz?
·         İş hayatınızdaki değerleriniz ve özel hayatınızdaki değerleriniz neler?
·         Akış halinde, coşkuyla ve iç motivasyonla çalıştığınız zamanlarda ne iş yapıyor oluyorsunuz?
Tüm bu soruların cevapları sizi başarılı ve mutlu bir iş yaşamı sürdürmeniz için ipuçları olacaktır. 
Nereye ait olduğunuzu bilmeniz için güçlü yönlerinizi keşfetmeye ve en önemlisi bu güçlü yönlerinizi geliştirmeye ihtiyacınız var. Yeteneksiz ve zayıf yanlarınızı geliştirmeye çalışıyorsanız boşa zaman kaybediyorsunuz demektir.
Güçlü yönlerinizi keşfetmek için neler mi yapabilirsiniz?
1-      Geçmişinizi 5’er yıllık/10 ‘ar yıllık bölümlere ayırın. Her bir dönemdeki başarılarınızı gözden geçirin. Başarıyı hangi güçlü yönlerinizle elde ettiniz?
2-      Diğerlerine sorun ve geribildirim isteyin. Siz de gördükleri güçlü yanlar ve gelişim alanları nedir? Yanıtları kaydedin. Cevapları dinlerken karşı tarafa açıklama yapmayın sadece içten bir teşekkür edin.
3-      Kişilik testleri yaptırın ve uzmanından geribildirim alın. Geçerliliği ve güvenirliği ispatlanmış kişilik testleri kullanın. İşin uzmanından geribildirim almayı unutmayın.
4-      Kendinizi gözlemleyin. Nasıl çalıştığınızı ve tarzınızın gerçek sizi yansıtıp yansıtmadığına bakın. İnsanlarla birlikte mi yoksa yalnız çalışırken mi daha başarılısınız? İş stresliyken mi yoksa istikrarlı devam ederken mi daha verimlisiniz?
5-      Koçluk alın. Profesyonel Koçluk eğitimi almış ve profesyonel olarak Koçluk yapan kişilerden yaşam amacınızı gözden geçirmek, potansiyelinizi keşfetmek, güçlü yönlerinizi daha da güçlendirmek için destek alabilirsiniz.

Kendinizi keşfettikçe başarıyla beraber mutluluğu da sürekli hale getireceğinizi göreceksiniz.

Yolunuz açık olsun,

Meral Dal
Kurucu, Yönetici ve Liderlik Koçu
Gelişim Gezginleri Grup

7 Eylül 2014 Pazar

LİDERLİK VE İNSANA DOKUNMAK

Dostlarım merhaba,

Liderlik üzerine sohbetlerimize devam etmek, Liderlik ve İnsana Dokunmanın altını çizmek için yaşadığım bir anımı Sizlerle paylaşmak istiyorum.

Türkiye’nin önde gelen Sigorta Şirketlerinden birinde Yönetici olarak çalışırken, boşalan üst düzey yönetici koltuklarından iki tanesine arka arkaya dışarıdan atamalar yapılmıştı.

Bir süre sonra en tepe konumdaki Yöneticimizden, tanışmak amaçlı ziyaretlere başlayacağının duyurusunu almıştık. Şirketin direksiyonundaki kişiyi yakından görecek olmaktan dolayı çok heyecanlanmıştık.

Yaklaşık 1 hafta sonra, rutin çalışma günlerinden birinde Liderimiz kapıda göründü, ziyaretlere başlamıştı, bir süre sonra sıra benim bölümüme geldi. Sıkı ve içten bir tokalaşma sonrası, masamın önünde karşılıklı duran koltuklarından bana yakın olana oturdu. İlk dikkatimi çeken mütavazi bir tavrının olmasıydı, iş dünyasında herkesin çok iyi tanıdığı bir ismin bu kadar alçakgönüllü olmasını açıkçası hiç beklemiyordum. Kendinden emin ve babacan bir ses tonu ile sorular sordu;
Nasılsın? Neler yapıyorsun? Bu şirketten ve benden beklentilerin nedir?
Soruları yanıtlarken ilk dikkatimi çeken beni gerçekten dinlediği ve anlaşıldığımı hissettiren bir beden dili kullanmış olduğuydu. Ziyaret tam 5 dakika sürmüştü. Bu kadar kısa sürede o kadar sağlam bir bağ kurulmuştu ki aramızda, temelinde dinlenilmek, anlaşılmak, saygı duyulmak ve kendimi güvende hissetmem yatıyordu.

İnsana değer verdiğini gösteren bir Lidere duyulan güven.

Arkasından bir alt pozisyondaki üst düzey yöneticimizden, tanışma amaçlı ekiplerimizle bir araya geleceğini belirten bir mail almıştık. Direkt çalışma içinde olacağımız kişiyle tanışacakları için ekiplerimiz çok heyecanlanmışlardı. Biraz disiplinli bir yapısı olduğu söylentileri yayılan Yöneticimizi karşılamak için bir öğle yemeğinde ekip olarak hazırdık. Kendisi bir yandan yemeğini yerken bir yandan da genellikle gözleri önünde ekibe birkaç soru sormuştu. Söylediğinden tek hatırladığım “ 7/24 çalışacağız arkadaşlar, sizden gerekirse ailelerinizi bile unutmanızı istiyorum” olmuştu. Yaklaşık yarım saat süren bu buluşmada hiçbir temel atılamamıştı. Çalışanlar kendilerini emirle yönetmeye çalışan bir tavırla karşılaşmışlardı.

O günden itibaren 7/24 çalışma politikası şirket genelinde uygulanmaya başladı. Ancak buna sadece bunu isteyen uymuştu ve yıllar sonra sonuç başarısızlık olarak geri dönmüştü.  

Sadece görevi odağına alan ve bunu gerçekleştirecek insanı es geçen yönetim tarzı artık tutmuyor Dostlar. Kısa vadede belki bir çıkış yaratıyor ancak orta ve uzun vadede sonuç olumsuz olarak gerçekleşiyor.
Küreselleşmenin ve bilginin çok hızlı yayılması, günümüz yönetim ve liderlik modellerinin değişimini gerektirmekte, “ Ben değil onlar değişsin ! “ diyen yaklaşımlar da artık tutmuyor.

Değişmesi gereken ilk önce Yöneticiler ve gerçekten Lider olmak isteyenler.

Eğer Yöneticiyseniz ve ekibinizden performans artışı bekliyorsanız, aynı yöntemlerle aynı sonuçları elde edemeyeceğinizi tekrar hatırlatmak isterim.

Farklı uygulamalar yapmak için değişime önce kendinizden başlamalısınız.

Değişim yolculuğunuzda başarılı ve keyifli öğrenmeler diliyorum.


Görüşmek üzere, sevgilerimle.
Meral Dal
Kurucu, Yönetici ve Liderlik Koçu
Gelişim Gezginleri Grup

11 Ağustos 2014 Pazartesi

                                                                  ÇALIŞANLARIN YAŞADIKLARI SORUNLAR

Avita Çalışan Destek Hizmeti tarafından yaptırılan bir araştırmanın sonuçları yeni açıklandı. 
Konusu; çalışan kişiler en çok ne tür sorunlar yaşıyorlar? Bunlardan nasıl etkileniyorlar? Neler yapıyorlar?
Araştırma şirketi TNS ‘nin 18 ilde, demografik kriterlere göre seçilen 336 kişi ile yaptığı araştırmaya göre çalışanların iş hayatına yansıyan, depresif hisler yaşadığı sorunların sıralaması şu şekilde;

1-    İş arkadaşları ve yöneticileri ile yaşanılan sorunlar
2-    İş-yaşam dengesini kuramama
3-    Eş/ ilişki problemleri
4-    Çocuklarla -özellikle ergenlik döneminde- yaşanan sorunlar


İş-yaşam dengesini kurma konusunda, özellikle de büyük kentlerde çalışanlar yüksek oranda mutsuzluk hissediyor.
Çalışma hayatının başlarında olan Y kuşağının son temsilcilerinin yüzde 45’i, bu dengeyi kurmakta zorlanıyor. Bu oran 30 yaş sonrası için ise yüzde 35’le yine hiç azımsanmayacak bir sorun oluşturuyor. 

Tüm yaş gruplarında ise yüzde 40’lık bir kesim iş arkadaşları ve yöneticilerle yaşanan problemler nedeniyle iş hayatında zorlanıyor. 

Eş ve çocuk problemleri
iş hayatına yansıyor. 35 yaş ve üstü çalışanların yüzde 44’ü eş ve ilişki problemleri, yüzde 36’sı çocuk ve ergenlik problemleri nedeniyle iş yaşamlarına yansıyan depresif hisler yaşıyor. 

Kent kesiminde, özellikle de büyük metropollerde daha çok yaşanan bu sorunları aklından çıkaramayarak sürekli bir iç sıkıntısı hisseden çalışanlarda kadınların oranı ise erkeklere göre biraz daha yüksek.
Kentlerde yaşayanların yüzde 40’tan fazlası yılda en az birkaç kez bir avukat ya da mali müşavire danışma ihtiyacı hissediyor.
Çalışanların yüzde 64’ü iş ve özel hayatlarında yaşadıkları sorunların çalışma hayatındaki performanslarını etkilediğini belirterek, çözmekte zorlandıkları sorunlar olduğunda;

morallerinin bozulduğunu, 
- performanslarının düştüğünü, 
- konsantrasyonlarının eksildiğini,
- dalgın olduklarını, 
- sinirli ve stresli olduklarını,
- yorgun hissettiklerini
belirtiyorlar.

Sonuçlar bunları söylüyor.

Bu kadar önemli bir konuda çalışanlarını destekleyen bir kurum olarak çözüm paketinizde neler olmalı? 

Seçenek 1: Eğitimler

Etkili İletişim Eğitimleri
Kurum içinde ast, üst ve eşitlerimizle daha etkili iletişim kurmak, özel hayatımızda da ilişki içerisinde olduğumuz bireylerle çatışmadan, birbirimizi doğru anlamak, empati kurabilmek, duygusal zeka, yapıcı geribildirim verebilmek , kendimizi doğru ifade edebilmek için sunduğumuz önemli eğitimlerdendir.

Yöneticilik ve Liderlik Eğitimleri
“Çalışanlar kurumunuzdan değil, yöneticilerinizden ayrılıyor olabilir! “ yapılan farklı araştırmalar da bu gerçeğe işaret ediyor. Kurumunuzda çalışanlar kadar onları yönetenlerin yönetsel becerileri ile günümüz yöneticisinden beklenen bazı yetkinlikleri ilave ettiğimiz; yöneticilik, sorumluluk verme, yetki devri, çalışanı geliştirme, etkili geribildirim, koçluk becerileri ve liderlik konularında kendilerini geliştirdikleri eğitimlerin de alınması çok önemli.

İş ve Yaşamda Denge Eğitimleri 
Bazıları hem iş hem özel yaşamda denge sağlıyor ve mutlu olabiliyorken bazıları bunu neden başaramıyor? Bu dengeyi nasıl sağlayabiliriz?
Bunun için çok uzaklara gitmeden, bireye önemli farkındalıklar yaşatan bu eğitimler, iş ve yaşamda mutluluğun ne paraya ne de zamana bağlı olmadığını göstermesi ve çözümün sadece kişinin kendisinde olduğunu fark ettirmesi açısından hem farklı hem de artık çok gerekli.

Seçenek 2: Bireysel Koçluk ve İlişki Koçluğu Destek Paketleri oluşturabilirsiniz.
Bireysel olarak destek almak isteyen çalışanlarınız için koçluk hizmeti veren kurumlarla anlaşmalı olarak çalışabilirsiniz.

Seçenek 3Çalışan Destek Paketi 
Avita gibi bu konularda uzman şirketlerden, çalışanların her an ihtiyaç duyabilecekleri hukuki & mali bilgi hizmetleri, psikolojik hizmet, tıbbi danışmanlık, bilgi hizmetleri gibi paket hizmetleri ekonomik fiyatlarla satın alarak çalışanlarınızın zaman kazanmasını, sorunlarını çözmeleri ve performanslarını düşürmeden işlerini sürdürmelerini sağlayabilirsiniz.

Tüm bu çözümler ve diğerleri için bizi aramanız yeterli, sevgilerimizle

Meral Dal

Kurucu, Eğitmen, Executive Coach
Gelişim Gezginleri Grup
www.gelisimgezginleri.com

Koçluk Kurum Performansını % 21 arttırıyor


Kurum Performansına "koç" etkisi